
İş Kazası Geçiren İşçinin Hakları ve Tazminat Süreci
21 Ağustos 2025
İşe İade Davası Nedir, Kimler Açabilir?
21 Ağustos 2025Türeli&Ceylan Hukuk Bürosu
İş sözleşmesinin işveren tarafından sona erdirildiği uyuşmazlıklarda, feshin haklı nedene mi yoksa geçerli nedene mi dayandığının tespiti yalnızca işe iade talebinin değil, aynı zamanda işçiye ödenecek işçilik alacaklarının belirlenmesi açısından da büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda, yakın dönemde Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 11.09.2023 tarihli kararı, işe iade davalarında fesih türünün açıkça belirlenmesi gerektiğini vurgulayarak önemli bir içtihat yaratmıştır.
Fesih Türü Neden Belirlenmelidir?
İşe iade davalarında, feshin geçerli nedenle mi yoksa haklı nedenle mi yapıldığı, çoğu zaman işe iadeye karar verilip verilmeyeceği noktasında doğrudan bir farklılık yaratmasa da, bu tespit işçinin ileride talep edebileceği kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve diğer işçilik alacakları açısından belirleyici bir rol oynamaktadır.
- Eğer fesih haklı nedene dayanıyorsa, işverenin tazminat ödeme yükümlülüğü doğmaz.
- Ancak fesih yalnızca geçerli nedene dayanıyorsa, işe iade talebi reddedilse bile işçinin bazı tazminatlara hak kazanması mümkündür.
Uygulamadaki Belirsizlikler ve Farklı Yaklaşımlar
Uygulamada bazı mahkemelerin fesih türünü açıkça tespit ettiği, ancak bazı mahkemelerin yalnızca işe iade talebine odaklanarak fesih türünü netleştirmediği görülmektedir. Örnek karar türleri şunlardır:
- “Fesih haklı nedene dayanmamakta ise de en azından geçerli neden vardır.”
- “Fesih türünün belirlenmesi, ileride açılacak tazminat davasına bırakılmalıdır.”
- “Somut olay çerçevesinde işe iade talebinin reddi gerekir.”
Bu tür muğlak ifadeler, özellikle alacak davasında “fesih türü” konusunun tekrar yargılamaya açılmasına ve yargılama süresinin gereksiz yere uzamasına yol açmaktadır.
Yargıtay’ın 2023/14011 E., 2023/11613 K. Sayılı Kararı Ne Diyor?
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 11 Eylül 2023 tarihli kararında, işe iade davasında fesih türünün açıkça belirlenmesinin zorunlu olduğunu şu gerekçelerle ortaya koymuştur:
- Her haklı fesih, aynı zamanda geçerli fesih sayılır; ancak her geçerli fesih, haklı fesih anlamına gelmez.
- Fesih türünün yalnızca “en azından geçerli” şeklinde değerlendirilerek, haklı olup olmadığının alacak davasına bırakılması, usul ekonomisi açısından uygun değildir.
- Ceza davası gibi sonucu etkileyebilecek bir unsur bulunmadığı sürece, fesih türü mevcut delillerle derhal belirlenmelidir.
Bu karar doğrultusunda, ilk derece mahkemelerinin feshin haklı mı yoksa geçerli nedene mi dayandığını açıkça hükme bağlaması gerektiği ortaya konmuştur.
İstinaf Sürecinde Yaşananlar
Yargıtay’ın bu yaklaşımı, Bölge Adliye Mahkemeleri Başkanlar Kurulu tarafından da benimsendi. Uygulamada, muğlak ifadeler içeren kararlar istinaf incelemesinde kaldırılmakta, dosyalar fesih türünün netleştirilmesi amacıyla ilk derece mahkemelerine iade edilmektedir.
Bu durum:
- Hem işe iade hem de sonrasında açılabilecek tazminat davalarında çelişkili kararların önüne geçmekte,
- Hem de yargılamanın bütünlüğü açısından hukuki öngörülebilirlik sağlamaktadır.
İşçilik Alacakları Açısından Etkisi
Yargıtay içtihadına göre, kesinleşen bir işe iade kararında fesih türüne ilişkin gerekçe, alacak davasında bağlayıcıdır. Bu nedenle:
- İlk davada fesih “geçerli neden” olarak belirlenmişse, sonraki alacak davasında işveren “haklı neden” savunması yapamaz.
- Tam tersi durumda da, “haklı neden”le feshedildiği belirlenmişse, işçi tazminat hakkı iddia edemez.
Bu yönüyle, işe iade kararındaki fesih türünün netliği, işçinin kıdem ve ihbar tazminatı gibi alacaklarını doğrudan etkileyen kritik bir unsurdur.
Türeli&Ceylan Hukuk Bürosu’ndan Öneriler
- İşverenler, fesih bildiriminde yer verecekleri gerekçeleri dikkatle belirlemeli ve haklılık delilleri ile desteklemelidir.
- İşçiler, dava açmadan önce fesih bildiriminin içeriğini ve dayanaklarını analiz ettirmeli, stratejilerini doğru belirlemelidir.
- İşe iade davalarında avukat desteği ile fesih türüne odaklanan savunma ve talepler geliştirilmelidir.
- Alacak davalarında gereksiz usul tartışmalarının önüne geçmek adına, işe iade kararlarının gerekçeli olması sağlanmalıdır.
İşe iade davalarında fesih türünün net biçimde belirlenmesi, yalnızca işverenin veya işçinin hak arama sürecini değil, aynı zamanda Türk iş yargısının etkinliğini de doğrudan etkiler. Yargıtay’ın 11.09.2023 tarihli kararı, bu konuda uygulamaya netlik kazandırarak hukuki öngörülebilirlik ve usul ekonomisi açısından önemli bir dönüm noktasıdır.